ŞAMPİYONLAR LİGİ ÇOŞKUSU SADECE BURADA
GALATASARAYLILAR VE FENERBAHÇELİLER ŞAMPİYONLAR LİGİ ÇOŞKUSUNU BURADA YAŞAYACAKSINIZ.

   
  SADECE FUTBOL VE İDDAA
  Ercan taner
 

Ercan Taner: "İlker Yasin benim ustamdır."

18 yaşındayken üzerine büyük bir yük binmişti onun. Onurlu ve gurur verici bir işti bu. Daha gençliğe yeni adım atarken TRT ona mikrofonu vermişti. Çünkü güven veriyordu, gelecek vaad ediyordu. 18 yaşında aldı mikrofonu Ercan Taner ve geliştikçe gelişti, Türkiye’nin en iyi spikeri ilan edildi  halkın gözünde. Merak ettiklerinizi Superspor editörü Ahmet Sivaslı sordu, LİG TV spikeri Ercan Taner içtenlikle cevapladı...

 


-Klasik bir soru: Spikerliğe nasıl başladınız?

Rahmetli babam eski bir futbol antrenörü, Ziya Taner. İstanbulspor, Ankaragücü...Bu takımların o yıllar başarılı oldukları, kupa aldıkları yıllar. Babamın çalıştırdığı Ankaragücü de tarihinde ilk kez Türkiye Kupası’nı kazandı. Yani 7 yaşından beri futbolun içindeyim. İstanbul Erkek Lisesi’nde İstanbulspor antrenmanları ve ondan sonra Halit Kıvanç gibi duayenleri dinleyerek, kendi kendime maç anlatarak  böyle bir şey yapabilir miyim diye düşünürken rahmetli annemin tavsiyesiyle TRT’nin açtığı İstanbul Radyosu sınavlarına girdim 1983 yılında. 9 – 10 bin kişinin girdiği bir sınavdı. İstanbul’da seçildim Ankara’ya çağırıldım. 2 sınav ve 1 yıllık eğitimden sonra önce stajyer asaletim tahsil edildi. O yıllarda bayrağın üzerine yemin ederdik işe başlarken bize yemin ettirdiler ve göreve başladım.

-İlk maçınız...

Çok enteresandır. İlk maçımı anlattığımda 18 yaşındaydım. O zaman en genç spiker bendim TRT’de. Beşiktaş – Adana Demirspor maçıydı. Babam aşağıda Beşiktaş antrenörü, ben de yukarıda maçı anlatıyordum. İlk maç 0-0 bitti. Maç o zamanki adıyla Fenerbahçe Stadı’nda oynanmıştı.

-Futbol oynadınız mı?

Ankaragücü minik takımında oynuyordum. O yıllarda çok önem veriliyordu genç futbolculara. Fakat eğitim olayı bende ağır bastı. İlerde mutlaka futbolun içinde bir meslekte çalışmak istiyordum. Babam da antrenör olduğu için teknik, taktik, kondisyon gibi birçok konuda bilgi sahibi oldum. Araştırmalar yapıyordum. Ama sadece bir minik takım, yıldız takım macerasıyla geldi geçti. Topa nasıl vurulduğunu bilirim. Solağım aynı zamanda. Bu yönümle iyi bir futbolcu olabilirdim. Çünkü çok kolay rakip geçerdim. Hala top oynadığım zaman karşımdakini çok kolay geçiyorum.

-Şu ana kadar pek çok maç anlattınız. Aklınızda kalan hala unutamadığınız bir maç var mı?

Var tabii ki. Hem de çok... Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye 4-3 yenildiği bir kupa maçı var. TRT’deydim o zamanlar. Mükemmel bir maçtı. Galatasaray’ın bütün UEFA maçları. Final hariç. O maçların hepsinin ayrı bir heyecanı var. Beşiktaş’ın 100.yılda şampiyon olduğu dönemdeki son Galatasaray maçı. Milli takımın Brezilya maçı. Maçtan önce dedim ki bu Brezilya’ya gol atmamız lazım ve bunu benim anlatmam lazım. Oldu. Allah nasip etti.

-Keşke şu maçı da anlatsaydım dediğiniz oldu mu?

Lig Tv Türkiye’nin futboldaki firması. Burada olmaktan çok mutluyum. Çok güzel anlar, çok güzel maçlar yaşadım. Bunun yanı sıra program da yapıyorum. Ama her spikerin gönlünde bir aslan yatar. Ben Dünya Kupası’nda Türkiye’nin yarı final veya final oynadığı maçı anlatmak istiyorum. En büyük hedeflerimden birisi bu. Şampiyonlar Ligi’ni çok seviyorum. Avrupa’dan Futbol programını yaptım senelerce. İngiltere Premier Ligi ve İspanya Ligi en sevdiğim ligler. Bu maçları anlatan arkadaşlar da bence çok şanslılar. Futbolun ütün güzelliklerini, klasını ve kalitesini anlatıyorlar.

-Maç anlatımları sırasında yaptığınız en büyük hata neydi?

En büyük hatamı güreşte yaptım. Yedek spikerim o zamanlar. Daha ilk 6-7. ayım. Çaylağım tam anlamıyla. İsviçreliyle Yunanlı’nın maçı. İsviçrelileri nasıl bilirsiniz? Sarışın. Yunanlıyı nasıl bilirsiniz? Esmer. İkisinin mayosunda da haç var. Tam tersi çıktı maalesef. Alt yazı gelişmemiş. Los Angeles’ta da yayını yapan Tansu ağabeyin sesi kesildi . Ben öyle girdim yayına. Gırgır dergisine bile  kapak olduk o zaman. Rezil oldum yani. Bir de Tuanel diye bir oyuncu vardı. Bordeaux-Napoli maçında... Çok sis vardı sahada. Hiçbir şey gözükmüyor. Ben diyorum ki ‘bu Tuanel nerde?’ Otele geldim, yer kamerasından bakıyorum. Adam 30.saniyede kırmızı kart görmüş. Ben de göremedim sisten onun çıktığını. Ben hala anlamıyorum hakem o maçı nasıl yönetti. Çok enteresan bir maçtı. Kaleciye maç boyunca top gelmemişti.

-İsviçre-Türkiye maçından sonra sizin hocanız İlker Yasin’e büyük eleştiri geldi...

İlker Yasin ustamızdır... Halit Kıvanç, Doğan Yıldız, İlker Yasin, Tansu Polatkan, Levent Özçelik... Bunların yeri ayrıdır. İlk maçta kimse dikkat etmedi ama bence İlker Yasin ilk maçta gripti. Ses tonundan onu algıladım. Kendisiyle hiç konuşmadım ama sanki bir soğuk algınlığı vardı... İlker Yasin’in iyi bir stili var. Türkiye’de böyle insalar kolay yetişmiyor. Halit Kıvanç jübilesini yaptığında ‘İlker Yasin benden sonra gelecek’ demiştir. Biz daha o zaman çaylağız. Bu konuda İlker Yasin hakkında konuşamam. Mesleki etiktir bu...O benim ustamdır.

-Meslek hayatı boyunca karşınıza birçok spiker adayı çıkmıştır doğal olarak. Adaylarda en çok hangi özelliğe dikkat edersiniz? Spor spikeri olmak isteyen bir gençte hangi özellikler olmalı?

Önce Türkçe... Türkçe’yi iyi kullanabilme yeteneği. Futbol bilgisi. Fazla cesaret bazen iyidir bazen kötüdür ve futbol kuralları hakkında bilgi... Futbol topunun ağırlığı nedir? Ofsaytı tarif edebilir misin? Pasif ofsayt nerededir diye sorarsam bu sorulara birçok yerde cevap alamıyorum. Spor spikeri adaylarının sporun kurallarından haberdar olması lazım. Ben hemen Türkçe’ye bakarım bir de kural bilgisi... Ayrıca enterasan sorular sorarım. Çok klasik sorularım vardır. Mesela 1974 Dünya Kupası’nda 1041 dakika gol yemeyen Zoff’a gol atan kimdir? Madem bu işe emek vereceksin  spor kültürünü çok iyi bilmen gerekiyor. Bir dönemin Sovyetler Birliği’ndeki atlet Valerij Borzov’u bilmesi lazım. Eusebio’yu bilmesi lazım.

-Günümüzde size göre gelecek vaad eden spikerler kimler?

Murat Kosova iyi. Kosova’da şöyle bir seçim yapmak durumunda kalabilirler. Çünkü hem basketbol anlatıyor hem de futbol. Ben Dream Team’i anlattım. Uzun yıllar boks, tekvando, voleybol, basketbol anlattım. Ama eninde sonunda bir dalda seçim yapmak zorundasınız. Çünkü dünyada bu olay branşlaşmış durumda. Melih Şendil, Onur Şahin, Emre Tilev iyi. Emre Tilev’in radyo anlatımları çok iyi. Bize şunu öğrettiler: Eğer radyoda iyi maç anlatabilirsen bunu çok rahat biçimde televizyona da yansıtabilirsin. Radyo anlatımı çok önemlidir. Kesinlikle o tempodan, dinamizmden, tarif etme yeteneğinden geçmek gerekiyor. Güntekin Onay’ı beğenirim. Güntekin futbolu çok seviyor. Saatlerce futbol konuşabilir. Okay Karacan da çok iyi. Fuat Akdağ NTV’de çok iyi bir sistem oturttu. Onlar çok şanslı. Çok önemli ligleri anlatıyorlar. Türkiye’de her geçen gün aramıza başka bir arkadaş katılıyor. Bu çok güzel bir durum. Ama televizyondaki en önemli olay ukalalık yapmamak. Maçın üzerine çıkmayacaksın. Türk milleti ukala adamı sevmez.

-Maçlardan önce nasıl hazırlık yapıyorsunuz?

Ben anlatacağım her maçtan en az 2-3 gün önceden konsantre olmaya başlıyorum. Oyuncuları, tarihlerini, son çıkan haberleri inceliyorum ve stada mutlaka takım gelmeden önce giderim. Ben geldiğimde belki stadda ya 100 kişi anca olur ya da hiç kimse olmaz. Durup şöyle bir boş stada bakarım. Kendimi maça böyle motive etmeye çalışırım.

-Çok yoğun çalışıyorsunuz. Bu yoğunluk aile yaşantınızı nasıl etkiliyor?

Eşim de zaten televizyoncu. TRT’deyken tanışmıştık. O benim halimden anlıyor. Sıkıntı yaratmıyor. Zaten alıştık bu duruma. İşimi çok seviyorum ve şu ana kadar da bu yönde bir sıkıntım olmadı. Çünkü gurur verici bir iş yapıyoruz.

 
 
  Bugün 35 ziyaretçi (41 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol