ŞAMPİYONLAR LİGİ ÇOŞKUSU SADECE BURADA
GALATASARAYLILAR VE FENERBAHÇELİLER ŞAMPİYONLAR LİGİ ÇOŞKUSUNU BURADA YAŞAYACAKSINIZ.

   
  SADECE FUTBOL VE İDDAA
  Melih şendil
 

Melih Şendil: "Sergen'e bayılıyorum"

Türkiye Süper Ligi'nin seyir zevki onunla farklı bir boyut kazanıyor. Doğallığı, bilgisi, tecrübesi ve harika anlatımı sayesinde Türk futbolseverlerin gönlünde farklı bir yer tutan Melih Şendil SuperSpor.com editörü Ahmet Sivaslı'nın sorularını yanıtladı 

- Bu mesleğe nasıl adım attınız?

Ankara’da İletişim Fakültesi’nde okurken Rıfat Araz diye bir hocamız vardı. Kendisi 17-18 yıl TRT’de spikerlik yapmış bir hocaydı. "Okul Radyosu’nu tekrar gündeme sokacağız" dedi. Biz de okul radyosunu hazır hale getirdik. Okulda bir sınav açıldı spikerlik için. 6 kişi kazandı, onlardan biri de bendim. Ardından okul radyosunda ilk kez 'on-air' yazısını gördüm. Üniversite 3. sınıfta okurkan TRT’nin spor spikerliği sınavı açtığını duydum. Hemen başvurdum. Hocama danıştım, o da kendi öğrencisi Zafer Kiraz’a gönderdi. Beni stüdyoya soktular ve Süleyman Demirel ile ilgili bir haberini okudum. Sonra Zafer Kiraz, Rıfat Hoca’ya "bu çocuk olur" demiş. Ben de sınava girdim ve kazandım. 1992’den bu yana da devam ediyorum.

- Lig TV’ye geçiş nasıl oldu?

4-5 yıl TRT’de çalıştım. Daha sonra 6 aylık bir ATV maceram oldu. Havuz sistemine geçildikten sonra Show TV ve CİNE 5 beni istedi. ATV de hoşgörülü davrandı bana bu konuda. Bu vesileyle ben de bu gruba geçtim.

- İlk maçınızda duygularınız nasıldı?

İlk Konyaspor – Altay maçını anlattım. Ama milli maç havasında anlatmışım. Tansu Polatkan döndükten sonra "Napıyorsun lig maçı böyle anlatılır mı?" filan demişti.

- Her spiker gibi sizin de hatalarınız vardır tabii...

Birçok hata var tabii... Evde benim DVD recorder var. Evde o maçlarımı kaydederim ve eve geldikten sonra maçı izler hatalarımı not ederim. Ali Sami Yen’de bir kere maç anlatırken "Hakemin cebi eline gitti" demiştim.

"EN ÇOK SERGEN’DEN KEYİF ALIYORUM"

- Anlatmaktan en çok keyif aldığınız futbolcu...

 

Sergen benim için vazgeçilmez bir isim. Onun maçlarını anlatırken çok keyif alıyorum. Keşke Türk futbolcuları da Sergen’in kalitesine erişebilse. Ama bizim için en önemli olan tribünlerin dolu olması. Tribünlerin dolu olması bizim en önemli besin kaynağımız. Eyleme kaçmadan agresif bir stat olursa o sinerji de bize yansıyor.

"SARACOĞLU’NUN DAHA ÇOK EKSİĞİ VAR"

- Son Fenerbahçe – Galatasaray maçını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ambiyans çok iyiydi. G.Saraylı taraftarların da gelmesi mücadeleyi daha da güzelleştirdi. Eskiden tribünlerde yarı yarıya farklı taraftarlar olurdu. O zamanlar daha güzel anılarımız olurdu. İki taraf da birbirlerini kızıştıyorlardı. Statta eğer sadece bir takımın taraftarı varsa sanki seyircisiz bir maçı anlatıyorum gibi geliyor bana. Ama Şükrü Saracoğlu Stadı bütün yönetimlerin örnek alması gereken bir stat haline gelecek, buna rağmen daha çok eksiği var.


- Spiker olmak isteyen gençlere ne tavsiyelerde bulunursunuz?

TRT dışında kimse size bu eğitimi vermez. Özel sektörde zaman yoktur spiker eğitmeye. Herkes birbirine rakiptir. Ancak TRT’de, sana bu konunun alt yapı sağlanabilir. Bizim sınava 16 bin 200 kişi girmişti. 27 kişi kursiyer oldu, 5 kişi kazandı.

"UĞURLU UĞURSUZ SPİKER MODASI BAŞLADI"

- Gelecek vaat eden spikerler var mı sizin gözünüzde?

Öztürk Pekin’i gelecek vaad eden spikerler arasında görüyorum (Gülüyor). Tabii bunu Öztürk ağabeyimin  hoşgörüsüne sığınarak söylüyorum. İsim vermek istemiyorum. Her malın müşterisi farklıdır. Her spikeri beğenen de vardır beğenmeyen de...  Bizler günah keçisiyiz. Bir de şimdi uğurlu spiker uğursuz spiker modası başladı. Neye göre değerlendiriyorlar anlamadım. Sahadaki futbolcuya değil, hesap bize kesiliyor. Bizim de mutlaka hakemler kadar hatalarımız var. Beş - beş buçuk saat sürüyor bir yayın. Bir de buna hafta boyunca hazırlanılması var. Beş buçuk saat araba kullansan kaç tane trafik ihlali yaparsınız bunu siz değerlendirin?

- Maçlara nasıl hazırlanıyorsunuz?

Önüme anlatacağım maçların listesi geliyor. Hemen hazırlıklar başlar. Takımlarla ilgili internetten istatistiki veriler toplarım. Futbolcularla, teknik direktörlerle, menajerlerle, yöneticilerle konuşarak bilgileri toplarım. Daha sonra da hepsini harmanlarım.

- Avrupa ve Türk futbolunu karşılaştıracak olursanız...

Çok geriye gidiyoruz. G.Saray ile  bir dönem gurur duymuştuk. Kopenhag’a gidip 15 gün önceden kupayı gördüğümde tüylerim diken diken olmuştu. O anonsu yapmak benim için çok önemliydi. 15 gün sonra da Arsenal'i de devirerek o kupayı aldık. Ama sonrası gelmedi bir türlü. Diğer Avrupa takımları yollarına tam gaz devam ederlerken biz ise geriye gidiyoruz gün geçtikçe.

- Avrupa’da hangi takıma karşı ilgi duyuyorsunuz?

Barcelona.

"DİYARBAKIR’DAKİ MASA 1912’DEN KALMA"

- Maç anlattığınız yayın odalarını baz alırsak Anadolu ve İstanbul arasında nasıl farklar var?

Arada 100 yıl fark var. En son Kayseri’de çatıya çıkarken Ümit Kayıhan’ı lifi attı. Kedi merdivenlerinden çıkıyorsunuz, oda 2 metre kare. Odaya spiker, yorumcu, 2 kamere ve IBM’den 3 kişi giriyor. Diyarbakır’da maç anlattığımız masa 1912’den filan kalma. Birinci, ikinci dünya savaşını görmüş. Emin ol üçüncü dünya savaşını da görür.

- Bu ilgisizliğin sebebi nedir peki?

Alt yapı yok. TRT’nin radyo spikeri gelip maç anlatacak diye düşünülmüş. Havuz sistemiyle ödenen paraların karşılığı gelmiyor. Bence bu konuda yayıncı kuruluşa bu konuda ilgi gösterilmesi gerekli. Ama yayıncı kuruluşunu hep en kötü yerlere atarsan olmaz. Ben 30-40 milyon insanın gözü, kulağıyım maçta. Mesela Fenerbahçe - Galatasaray maçında Hasan Şaş’a isabet eden maddeyi kameralarımız göremedi. Çünkü önde 100 kişi ayakta. Şampiyonlar Ligi’ndeki sistemi getirmemiz gerekiyor. Şampiyonlar Ligi’nde yayıncı kuruluş bir numaradır. Ama bizde böyle değil.

- Bir gün Kayseri’de bir gün Denizli’desiniz... Bu koşuşturmaca özel yaşamınızı nasıl etkiliyor?

Özel yaşam diye bir şey yok. Kupa maçları, lig maçları ve bir de 2. Lig maçlarını da aldık. Haftanın 4-5 gecesi otellerdesin. Özel hayatımız ise gittiğimiz yerlerde tanıştığımız arkadaşlarımızla geçirdiğimiz saatler oluyor. Onun haricinde farklı birşeyler pek yapamıyoruz.

- Şu ana kadar birçok yorumcu ile çalıştınız. Hangi yorumcuları seviyorsunuz?

Notlarımın üzerine çay dökmeyen yorumcuyu severim (Gülüyor). Yorumcular sağolsun getirirler kahvelerini, çaylarını bizim 1 hafta çalıştığımız notların üzerlerine dökerler. Ama hepsi değerli insanlardır. Bu konuda da isim vermek istemiyorum.

 
 
  Bugün 57 ziyaretçi (64 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol